12 Ekim 2014 Pazar
11 Ekim 2014 Cumartesi
Yaşamın Ruhu
Teknolojinin bizim yerimize çalıştığı, işlerimizi yaptığı modern dediğimiz zamanda yaşıyoruz. Gel gelelim bizim geçmişe bakarak ilkel addettiğimiz insanlar, hayatta kalmak için hangi otların yeneceğini bir botanikçi gibi, hangi hayvanların nasıl yakalanacağını bir avcı gibi, bir yapının nasıl yapılması gerektiğini bir mühendis gibi bilirlerdi. Velhasılı kelam onların, insan hayatında ihtiyaç duyulabileceği her konuda günümüz okullarında yıllarca eğitim görmüş bir uzmancasına bilmesi gerekirdi.
Yine bu ilkel dediğimiz insanlar, karşısındakilerin ve yanında olanların niyetlerini ve hallerini bizim gibi giyimine, kuşamına, arabasının markasına bakmadan doğrulukla tayin etmesi gerekirdi. Şimdi modern dediğimiz bu ihtişamlı zaman diliminde bizler ne yiyip içmekten, ne yapı işlerinden bi haber başımız ağrısa soluğu doktor kapısında alıyoruz. Bizim için, bizim yerimize, yine bize bakan birbirinin eline bakan kendi işini yapamayan hatta birbirine güvenmez, güvenmediği için de hergün biraz daha yalnız kalan kararan insan bu modern zamanda, tarihindeki en karanlık ve cahil çağını ileri bir teknoloji içinde geçirmektedir.
Oldways, ezoterik olarak çağımız insanının eskiler gibi her konuda bilgi ve tecrübe sahibi olmasını gerektirir. Doğa üstü olaylar ve farkındalık üzerinde çalışan ya da uyugulayıcısı olan insanların algısının diğerlerinden farklı olması gerekir. İnsan algısı çok kolay yanılabilen, olmayan şeyleri olmuşçasına hatırlayabilen ya da tam tersi durumları oluşturan bir sistemdir. Bunları bilen ve uygulayan insan ise diğerlerinin kılığından davranışlarından ne olduğunu ve ne olabileceğini doğru bir şekilde sezinleyebilmektedir.
Parapsikolojik olarak varlıklar, büyüler, psikokinezi, levitasyon vs aklın ve bedenin eğitimiyle ilerler. Korku gibi temel duyguların kontrolünü elimize almamız gerekir. En önemlisi ise kişinin gerçek manada ne yaptığının farkında olması için ruhsal olgunluk gerekir.
Her insan yaşam tarzına kendisi karar verir. Belli bir olgunluğa eriştikten sonra nasıl bir ortamda doğduğumuz bizi etkilememeli ve kendi başımıza bir birey olmalıyız. Ya da dünyanın geri kalanı gibi kimliksiz bir şekilde karanlık teknoloji çağından geçip gidebiliriz.
Yine bu ilkel dediğimiz insanlar, karşısındakilerin ve yanında olanların niyetlerini ve hallerini bizim gibi giyimine, kuşamına, arabasının markasına bakmadan doğrulukla tayin etmesi gerekirdi. Şimdi modern dediğimiz bu ihtişamlı zaman diliminde bizler ne yiyip içmekten, ne yapı işlerinden bi haber başımız ağrısa soluğu doktor kapısında alıyoruz. Bizim için, bizim yerimize, yine bize bakan birbirinin eline bakan kendi işini yapamayan hatta birbirine güvenmez, güvenmediği için de hergün biraz daha yalnız kalan kararan insan bu modern zamanda, tarihindeki en karanlık ve cahil çağını ileri bir teknoloji içinde geçirmektedir.
Oldways, ezoterik olarak çağımız insanının eskiler gibi her konuda bilgi ve tecrübe sahibi olmasını gerektirir. Doğa üstü olaylar ve farkındalık üzerinde çalışan ya da uyugulayıcısı olan insanların algısının diğerlerinden farklı olması gerekir. İnsan algısı çok kolay yanılabilen, olmayan şeyleri olmuşçasına hatırlayabilen ya da tam tersi durumları oluşturan bir sistemdir. Bunları bilen ve uygulayan insan ise diğerlerinin kılığından davranışlarından ne olduğunu ve ne olabileceğini doğru bir şekilde sezinleyebilmektedir.
Parapsikolojik olarak varlıklar, büyüler, psikokinezi, levitasyon vs aklın ve bedenin eğitimiyle ilerler. Korku gibi temel duyguların kontrolünü elimize almamız gerekir. En önemlisi ise kişinin gerçek manada ne yaptığının farkında olması için ruhsal olgunluk gerekir.
Her insan yaşam tarzına kendisi karar verir. Belli bir olgunluğa eriştikten sonra nasıl bir ortamda doğduğumuz bizi etkilememeli ve kendi başımıza bir birey olmalıyız. Ya da dünyanın geri kalanı gibi kimliksiz bir şekilde karanlık teknoloji çağından geçip gidebiliriz.
3 Ekim 2014 Cuma
Sabbats & Esbats
Sabbat, paganların mevsim değişikliklerinde kutladıkları bayramlardır. Doğanın işleyişini yöneten mevsimler, direk olarak insanların üzerinde de büyük etki oluştururlar. Bu nedenle paganlar arasında daha çok "Wheel of the Year" (yıl çarkı) terimi kullanılır sabbatlar için. Sabbatlar solar (güneş ile ilgili) ve mevsimseldir; doğumun, yaşamın, ölümün ve yeniden doğumun döngüsünü temsil ederler.
Esbat ise her yıl gerçekleşen 13 dolunayın kutlanmasıdır. Esbatlar lunar (ay ile ilgili) ve tanrıça ile onun gücünü temsil etmektedir. Her ay oluşan dolunayların özel isimleri vardır fakat her kültürde bu isimler çok fazla çeşitlilik gösterdiği için isimlerden ziyade, her ayın dolunayının kutlandığını bildirmek istedim. Döngüsel hareketlerle her yıl değişen ve 1 ayda 2 dolunay oluşması da 13. dolunayı oluşturmaktadır.
Yule
Durum: Tanrıça tanrıyı doğurur.
Renk: Mor, koyu yeşil.
Sembol: Çoban püskülü, ökseotu, çam kozalağı, çam dalları, çelenk(taç)
Yılın en kısa günüdür. Geleneklere bağlı kalıp bir yule log oluşturacaksanız, log hep yeşil kalan bitkiler ve çoban püskülüyle süslenir. Gün batımında log ateşe verilir ve gün doğana kadar yanması sağlanır.
Imbolc - Candlemas
Durum: Tanrı büyüyen genç bir çocuktur.
Renk: Pembe, soluk yeşil.
Sembol: Mum çarkı (çark üzerine yerleştirilmiş mumlar ya da halka oluşturan mumlar), dörtmevsim yeşil kalan bitkiler, söğüt, samandan bebek(korkuluk ya da basit haliyle brigit's cross)
Baharın ilk ekimleri başlar, ateşler yakılır. Doğum, şifa ve telkin zamanıdır. Adama ve kutsama için törenler yapılır. Adaklar ve yemin için de iyi bir dönemdir.
Ostara
Durum: Tanrı ve tanrıça flörtleşiyor.
Renk: Açık yeşil.
Sembol: Kır çiçekleri, tavşan, yumurta.
Işık karanlığı bastırır. Yaşam yeniden doğar. Yeni başlangıçlar ve yeni düşünceler tasarlanır. Gelecek yıl içindeki umutlar ve hayaller için meditasyon yapılır. Ateşin, ışığın ve doğurganlığın (bereketin) solar festivalidir. Sembol olarak tavşanın kullanılması, çok sık çiftleşen bir hayvan olması ve yumurta kullanılması da yine doğurganlığı sembolize ettiği içindir.
Beltain
Durum: Tanrı ve Tanrıça ilişkiye giriyor.
Renk: Beyaz, kırmızı, pembe.
Sembol: Bahar çiçekleri (özellikle gül), yeşil adam (greenman), bahar direği (maypole)
Ateş ve bereket festivali. Ateşin üstünden atlamanın korunma sağlayacağı söylenir. Bahar direği etrafında dans edilir. Kötü ruhları kovmak için zil çalınır. Bahar ekiminin sonudur, yeni başlangıçlara giriş yapılır.
Litha
Durum: Tanrıça hamile kalır.
Renk: Beyaz, açık sarı.
Sembol: Mızrak (tanrı), kazan (tanrıça), yaz çiçekleri, beyaz zambaklar, huş ağacı, sarı kantaron.
Yılın en uzun günü. Tanrının gücü en tepede. Yılın ortası. Gün batımından sonra geniş şenlik ateşi yakılır. Büyülü güç çok yüksektir. Hiçbir şey sonsuza kadar kalmaz. Bolluk, doğurganlık, güzellik, erkeklik (cinsel güç) ve dünyanın zenginliği için kutsama yapılır. Güç ve mükemmellik çalışmaları için iyi bir gündür.
Lunghnasadh - Lammas
Durum: Yaşam döngüsü.
Renk: Altın rengi, açık sarı.
Sembol: Tahıl, kuruyemiş, yaz çiçekleri.
Ateş ve ışık festivalidir. Ürünlerin ilk öğütülüşü. Ziyafet, doğa anaya adak sunulur. Kutsama yapılır.
Mabon
Durum: Tanrı, tanrıçanın rahminde yatıyor.
Renk: Koyu kahve, kırmızı.
Sembol: Hasat yiyecekleri.
İkinci hasat festivali. Ürünler için teşekkür edilir. Karanlık, ışığı başlatır.
Samhain
Durum: Tanrı ölür ve yule'de yeniden doğmayı bekler.
Renk: Turuncu, kahverengi.
Sembol: Düşen (olgunlaşmış) meyveler.
Yaşayan dünyanın ve ölü dünyanın arasındaki çizginin en ince olduğu zamandır. Kehanet için güzel bir dönemdir. Yıl içinde ölen sevilen yakınlarımız için fazladan tabak koyarız sofraya. Kayıp ruhlar için de kapı önlerine yiyecek ve içeçek konur.
Esbat ise her yıl gerçekleşen 13 dolunayın kutlanmasıdır. Esbatlar lunar (ay ile ilgili) ve tanrıça ile onun gücünü temsil etmektedir. Her ay oluşan dolunayların özel isimleri vardır fakat her kültürde bu isimler çok fazla çeşitlilik gösterdiği için isimlerden ziyade, her ayın dolunayının kutlandığını bildirmek istedim. Döngüsel hareketlerle her yıl değişen ve 1 ayda 2 dolunay oluşması da 13. dolunayı oluşturmaktadır.
Yule
Durum: Tanrıça tanrıyı doğurur.
Renk: Mor, koyu yeşil.
Sembol: Çoban püskülü, ökseotu, çam kozalağı, çam dalları, çelenk(taç)
Yılın en kısa günüdür. Geleneklere bağlı kalıp bir yule log oluşturacaksanız, log hep yeşil kalan bitkiler ve çoban püskülüyle süslenir. Gün batımında log ateşe verilir ve gün doğana kadar yanması sağlanır.
Imbolc - Candlemas
Durum: Tanrı büyüyen genç bir çocuktur.
Renk: Pembe, soluk yeşil.
Sembol: Mum çarkı (çark üzerine yerleştirilmiş mumlar ya da halka oluşturan mumlar), dörtmevsim yeşil kalan bitkiler, söğüt, samandan bebek(korkuluk ya da basit haliyle brigit's cross)
Baharın ilk ekimleri başlar, ateşler yakılır. Doğum, şifa ve telkin zamanıdır. Adama ve kutsama için törenler yapılır. Adaklar ve yemin için de iyi bir dönemdir.
Ostara
Durum: Tanrı ve tanrıça flörtleşiyor.
Renk: Açık yeşil.
Sembol: Kır çiçekleri, tavşan, yumurta.
Işık karanlığı bastırır. Yaşam yeniden doğar. Yeni başlangıçlar ve yeni düşünceler tasarlanır. Gelecek yıl içindeki umutlar ve hayaller için meditasyon yapılır. Ateşin, ışığın ve doğurganlığın (bereketin) solar festivalidir. Sembol olarak tavşanın kullanılması, çok sık çiftleşen bir hayvan olması ve yumurta kullanılması da yine doğurganlığı sembolize ettiği içindir.
Beltain
Durum: Tanrı ve Tanrıça ilişkiye giriyor.
Renk: Beyaz, kırmızı, pembe.
Sembol: Bahar çiçekleri (özellikle gül), yeşil adam (greenman), bahar direği (maypole)
Ateş ve bereket festivali. Ateşin üstünden atlamanın korunma sağlayacağı söylenir. Bahar direği etrafında dans edilir. Kötü ruhları kovmak için zil çalınır. Bahar ekiminin sonudur, yeni başlangıçlara giriş yapılır.
Litha
Durum: Tanrıça hamile kalır.
Renk: Beyaz, açık sarı.
Sembol: Mızrak (tanrı), kazan (tanrıça), yaz çiçekleri, beyaz zambaklar, huş ağacı, sarı kantaron.
Yılın en uzun günü. Tanrının gücü en tepede. Yılın ortası. Gün batımından sonra geniş şenlik ateşi yakılır. Büyülü güç çok yüksektir. Hiçbir şey sonsuza kadar kalmaz. Bolluk, doğurganlık, güzellik, erkeklik (cinsel güç) ve dünyanın zenginliği için kutsama yapılır. Güç ve mükemmellik çalışmaları için iyi bir gündür.
Lunghnasadh - Lammas
Durum: Yaşam döngüsü.
Renk: Altın rengi, açık sarı.
Sembol: Tahıl, kuruyemiş, yaz çiçekleri.
Ateş ve ışık festivalidir. Ürünlerin ilk öğütülüşü. Ziyafet, doğa anaya adak sunulur. Kutsama yapılır.
Mabon
Durum: Tanrı, tanrıçanın rahminde yatıyor.
Renk: Koyu kahve, kırmızı.
Sembol: Hasat yiyecekleri.
İkinci hasat festivali. Ürünler için teşekkür edilir. Karanlık, ışığı başlatır.
Samhain
Durum: Tanrı ölür ve yule'de yeniden doğmayı bekler.
Renk: Turuncu, kahverengi.
Sembol: Düşen (olgunlaşmış) meyveler.
Yaşayan dünyanın ve ölü dünyanın arasındaki çizginin en ince olduğu zamandır. Kehanet için güzel bir dönemdir. Yıl içinde ölen sevilen yakınlarımız için fazladan tabak koyarız sofraya. Kayıp ruhlar için de kapı önlerine yiyecek ve içeçek konur.
2 Ekim 2014 Perşembe
Sabbats
Imbolc (31 Ocak - 1 Şubat)
Yavaş yavaş kışın sona ermesi ve koyunların kuzulamasının yanı sıra kurban törenleri ve kan ile arınma için en iyi zamandır. Imbolc'dan başlayarak Mabon'a kadar kan aldırmak hastalıklardan kurtulmak açısından faydalıdır. Bu dönemde şifacılar ve büyücüler içlerindeki yaşam enerjisine dönük çalışmaları hızlandırmalı ve hastalıkların iyileştirilmesine yönelik çalışmları arttırmalı.
Ostara (21 Mart / İlkbahar ekinoksu)
Imbolc'den başlayarak yapılan içrek çalışmaların en son seviyesidir. Baharın ve içsel sevginin döngüsünü belirtir. Bu dönemde okültist eğitimlere, şifacılığa, cadılığa ve fiziksel yenilenmeye başlamak için en iyi zamandır. Bu dönemde su ile arınmak gerekir.
Beltane (30 Nisan - 1 Mayıs / Hıdırellez)
Bahar bayramıdır, çabuk biter. Bitkilerin ekimi ve toprağın yeşermesi ile ilgilidir. Bu dönemde ışık ile arınmak faydalıdır. İnisiyeler ve büyücüler için bitki toplama ve fiziksel değişiklikler için iyi bir zamandır. Bu günlerde ışık ile arınma yapılır.
Litha (21-23 Haziran / Yaz gündönümü)
En uzun gündüzü kutlayan gündür. Bu dönemde inisiyeler ve büyücüler korkularından kurtulabilir. Eril ve maddi büyücüler için iyi bir dönemdir. Yine bugün ateş ile arınma yapılabilir. Ateşe ve ateş elementlerine yönelik çalışmalar yapılabilir.
Lughnasadh / Lammas (31 Temmuz - 1 Ağustos)
Hasat bayramıdır. Büyücüler ve karanlık sanatlarla uğraşanlar için de enerji toplama ve yönlendirme zamanıdır. Bu günde sihirli eşya yapmak (genel olarak) şanslıdır. Toprak ile arınmak faydalıdır.
Mabon (21 Eylül / Sonbahar ekinoksu)
Gece ve gündüzün eşitliğidir. Bugünden sonra geceler uzar ve gündüzler kısalır. İnisiyeler ve büyücüler için bugün denge ve denge ile ilgili çalışmalar için önemlidir. Yine inisiyeler için karar verme dönemidir.
Samhain (31 Ekim - 1Kasım)
Soğuk ve karanlık kış günlerinin başlangıcıdır. Bu dönemde insanın ruhunu ve bedenini dinlendirmesi, kötü enerjilerden uzak durması gerekir. Bu dönem ayrıca derin düşüncelere dalmak, fal bakmak, ruh çağırmak ve lanet etmek için en iyi dönemdir. Ayrıca inisiyeler ve büyücüler için , bu dönemde başlayıp Yule gelene kadar oruç tutmaları ve inançları hakkında düşünce eğitimlerini en üst düzeyde arttırmalıdırlar. Hava ile arınma günüdür.
Yule (21 Aralık / Kış gündönümü)
Kış dönümünde güneş kuzey yarım kürede öylesine eğik açıda doğarki neredeyse hiç doğmamış gibidir. Bu yüzden 25 Aralığa kadar ölü kalan güneş 25 Aralıkta yeniden yükselir. 21-25 Aralık ayrıca günlerin uzamaya başlamısını da kapsar. Bu sebeple inisiyeler ve büyücüler samhain'de başlayan sıkı oruç, eğitim ve düşünce rejimini yule'nin gelmesiyle birlikte kendilerini sembolik olarak öldürüp güneş ve gündüzle birlikte yeniden doğarlar.
Her yıl yapılan bu arınma ile inisiyeler ve büyücüler bir üst sınıfa intikal edebilirler. Ayrıca yule boyunca yapılacaklar, aşk başta, duygusal büyüler, ruh ve bedensel arındırmalar, golemler ve güneşe dayalı büyüler yapılabilir. Güneşin ölü olduğu süre içerisinde yeraltı tanrıları invoke edilebilir. 21 Aralık güneşin batışı ile karanlıkla arınma yapılabilir. Karanlık sanatlar için öğrenime başlanabilir.
18 Eylül 2014 Perşembe
Rüyalar
Rüya görmeyi engellersek kişide tedirginlik, kafa karışıklığı ortaya çıkar ve sanrılar kendini gösterir.
Tam tersi olarak çok rüya gören insanlar ise genelde sıkıntılı bir durum içinde olan insanlardır veya bunalıma açık insanlardır. Beyin gerçek ve hayali ayırt etme konusunda pek iyi değildir dolayısıyla yatmadan önce saatlerce sıkıntılı durumları düşünmek oldukça büyük negatif bir yük oluşturur ve bunu boşaltmak için bol bol rüya görmek gerekir. Bundan dolayı rüyalar çok önemli bir parçamızdır ve hatırlasakta hatırlmasakta yaşamlarımızı etkilerler.
Rüyalarımızdan yararlanarak gün ışığına çıkmamış sorunları fark edip çözmeye çalışabiliriz. Rüyaların en büyük faydalarından biri de yaşamlarımıza ne düşündüğümüzü ya da hangi konuda endişelendiğimizi genellikle bilinçaltı düzeyde gösterebilmesidir. Bu da kabul etmeye zorlandığımız gerçek duygularımızı bize gösterir.
Mevlana şiirlerinde ruhun uykuda vücut dışında olduğu, aslında rüyada görülenlerin de ya araf ya bu dünyadaki şeyler olduğunu anlatır.
Spiritüel alanlarla ilgili olan kimseler mutlaka rüyalar üstünde durmuştur. Herkes rüyaların insanlara haber verebileceğinin farkında. Rüyaları hatırlamak ve yorumlamak için birkaç öneri paylaşacağım.
Harvard Üniversitesi'ndeki bir araştırmaya göre rüya belleği, beynimizdeki nöro-aktarıcıların sayısına göre daha çok hatırlandığı veya hatırlanmadığı kabul edilmiştir.
Hatırlamayı kuvvetlendirmek için zihin çalışmaları:
Elinize bir nesne alıp iki elinizle inceleyin. Nesneyi 360 derece yavaşça döndürürken bütün ayrıntılara dikkat edin. Gözlerini kapatıp nesneyi zihninizde canlandırın, farklı açılardan görünüşünü hatırlamaya çalışın.
Bu çalışmanın amacı zihninizi kuvvetlendirmektir. Görsel herhangi bir konu üzerinde önce detaylara dikkat ederek sonra gözlerimizi kapatıp hatırlamaya çalışarak geliştirebiliriz.
Örnek bir canlandırma çalışması:
Detaylarını iyi hatırladığınız bir ev hayal edin. Gözlerinizi kapatın, nefesinize ve bedeninize odaklanın. Tamamen bedeninize odaklandığınızda evin içine girin.
-Evin giriş yolu nasıl?
-Pencere var mı?
-Bina ne renk? Ne tür malzeme kullanılmmış?
-Kapı neye benziyor?
-Yüksekliği ne kadar?
Evin içine girip odaları hayalinizde tek tek dolaşın, her türlü ayrıntıyı fark etmeye çalışın.
Artık çoğu insan rüyanın en sonuncu üçte birlik kısmında yani uyanmaya yakınken gördüğümüzün farkındadır. Bu bakış açısı yönünden rüyalarını az hatırlayanlar veya hatırlamayanlar için pratik birkaç yöntem:
Sabah uyandığınızda bir süre hiç kıpırdamayın, hareket etmeyin. Çünkü rüya zihnimizde gerçekleşiyor ve fiziksel hareketler zihnin son rüyayı hatırlama yetisini engelliyor. Yatakta sessizce uzanırken zihninizi biraz önce hangi rüyayı gördüm konusunda yoğunlaştırın. Sizi bekleyen gün hakkında düşünmeye veya endişelenmeye başlamayın. Düzenli bir şekilde denediğinizde işe yaradığını fark edeceksiniz. İşleyişi şu şekildedir; bir şey belleğimizi dürtünceye kadar rüyayı parça parça hatırlarız ve birden rüyanın büyük bir bölümünü anımsarız.
Alarm yöntemi:
Alarmınızı normalden 30-40dk öncesine kurun. Gerçek kalkma vakti gelinceye kadar her 10 dakikada bir erteleme tuşuna basın. Bunun mantığı biraz önce de bahsettiğim gibi rüyayı uyanmaya yakınken görmemizden dolayı her alarm çaldığında muhtemelen sizi bir rüyadan uyandıracaktır. Bunun üzerine yukarıdaki yöntemi uygulayarak hatırlamanızı hızlandırabilirsiniz.
Bunun dışında hafıza güçlendirmek adına yatmadan önce B12 vitamini alanlar var.
Bazı kimseler yatar pozisyonda sol tarafa döndüklerinde hatırladıklarını, sağ tarafa döndüklerinde hatırlayamadıklarını söyler. Bunun nedeni görsel hafızasın beynin sol tarafında olması olabilir. Veya bunları söyleyen kişi beynin sol tarafını kullandığından dolayı sola yattığı zaman hatırlıyor olabilir. Bunun sebebini beynin sağ kısmını kullanan biri sağa yatarak verebilir :)
Rüya Yastıkları
Rüya yastıkları kabaca, kılıfın içine konan bitkilerdir.
Her kişi kendisine kendi ihtiyaçlarına göre farklı bitkilerden bir yastık yapar. Ben sadece genel birkaç noktaya değineceğim.
UYARI: Bitkilerin özelliklerini burada tek tek vermiyorum. Bitkiler konusunda bilgisi olmayan biri kesinlikle gerekli araştırmayı yapmadan kullanmamalıdır. Bazı bitkiler bir araya geldiklerinde yaydığı etki çok daha farklı olabilmektedir.
Yastıklar kişiye göre istenilen boy ve ölçülerde olabilir. Kişinin inancına göre etkiyi arttırmak için tütsülenebilir ve birkaç damla etki arttırıcı yağ eklenebilir.
Misk otu: Rüyayı olduğundan canlı kıldığı ve yoğun yaşattığı için hatırlamayı kolaylaştırı. Kesinlikle çocuklar ve kabus görenler üzerinde denenmemelidir.
Melek otu: Rüya görme gücünü arttırır, geleceği gösterir.
Defne: Negatif enerjiyi geri iter, yaratıcılık sağlar.
Pelin otu: Kehanet ve rüyaları imgeleme.
Anason: Kabusları püskürtmek için (bir parça yeterlidir).
Ihlamur, mine çiçeği,biberiye, bergamot, lavanta, sarı paptya, kedi otu, mürver de yastıklarda tercih edilen bitkilerdendir. Kendi bitkilerinizi kendi ihtiyaçlarınıza göre kendiniz seçmeniz daha çok fayda sağlayacaktır.
Yağlar:
Leylak: Geçmiş yaşamın anımsanmasına yardımcı olur.
Mimosa: Gerçekleri gösterir, gelecek olayları gösterir, kararlara yardımcı olur.
Sümbül: Kabusları durdurur.
Yasemin: Ruhsal rüyaları sağlar,sakinleştirir, depresyonu kaldırır, huzur verir.
Detaylıca ve kolay hatırlanır rüyalar için inancına uygun bir şekilde dua ederek öd ağacı tohumu veya misk tohumu ile tütsüleyebilirsiniz.
Taşlar:
Rüya için yastık altına konulabilen taşlar; koyu renkli ametist, kyanit, ay taşı.
Ve rüya hatırlama olayı da tamamlandıktan sonra geriye not almak kalıyor. "Not almak önemlidir" der herkes. Not alırken dikkat edeceğiniz bir kaç nokta; renkler, şekiller, cinsiyet, su, hava, hareket. Bu noktalar yaşamımızdaki önemli gerçeklerin su yüzüne çıkmasını sağlayabilir. Ve unutmayın ki her rüya kişiye özeldir. Bundan dolayı sizin rüyanız rüya kitaplarındakiyle aynı anlama gelmemesi doğaldır. Kendi defterinizi tutmanız zaman içinde rüyada gördüğünüz şeye bir anlam çıkarmanızı sağlayacaktır. Not alarak rüyalarınızı yaşadıklarınızla yavaş yavaş yorumlarsınız ve rüyalarınızı kullanarak yaşamınıza yön verebilirsiniz.
Eğer dinlersek rüyalarımız bize yol gösterebilir.
Not: Rüyalarla ilgili bu yazı giriş düzeyindedir. İlerleyen günlerde farklı detaylarla yeniden ele alacağız.
Kuru Kafa Sembolizmi
Günümüzde satanist çağrışımlar yapan kuru kafa sembolü genelde metal/rock grupları ve hayranları tarafından kullanılmaktadır. Ya da yeni ergenliğe giren gençliğin alevli ruhlarının yansıması olarak ayakkabılarında, giysilerinde bolca çıkıyor karşımıza. Peki nereden geliyor bu kuru kafa çılgınlığı? Kökeninde neyi temsil ediyor?
Kafatası vücudumuzun en kritik noktasıdır. Beynimize alacağımız bir darbe bizi duyularımızdan, hareketlerimizden mahrum edebilir veya hayatımıza mal olabilir. Vücudumuzun hemen hemen bütün işlevlerini gerçekleştirdiği kafatası, çok eski toplumlarda bilgelik sembolüydü. Eski bilginlerin çalışmalarda konsantrasyon ve bilgi için masalarında ya da çalışma alanlarında kuru kafa bulundurdukları bilinmektedir. Yanlış anlaşılmaması gereken bir nokta var ki eski toplumların hiçbiri kafatası almak için bir canlıyı öldürmezler. Tarihimiz bizim kadar gaddar ve bencil bir nesille karşılaşmadı ki bizden daha ölümcül olsunlar.
İnsan kafatasının yanı sıra; büyüde karga ve maymun kafatasının ayrı bir önemi vardır. İki hayvanında oldukça zeki ve kurnaz olmaları tesadüf değildir.
Mayalarda da kristal kafatası vardır. İnanca göre tüm kadim bilgiler on iki kristal kafatasında saklanmaktadır. Hangi insan bu bilgiye erişecek kadar erdemli olursa bu kafatası onlara geçmişin ve geleceğin bütün sırlarını sunacaktır. Tamamen kristalden oluşan kafataslarının dört tanesinin yeri bilinmektedir. Günümüz bilgisayar teknolojisinde veri depolamada devasa hacimlere ulaşan kristal bilgi muhafazaları, bizi mayaların mitinin gerçekliği konusunda uyarıyor. Bu çalışmalar sonucunda bir küp şeker hacmi içine terabit ölçeğinde bilgi depolanması amaçlanıyor. Mayaların bu teknolojiyi (ya da daha iyisini) kullandıklarını düşünürsek kristal kafatası gerçekten inanılmaz miktarda belgeler, fotoğraflar, hatta filmler olabilir.
Vücudumuzda en hayati önem taşıyan bölge olmasının dışında başka bir anlamı var mıdır ölüm sembolü olarak kullanılmasında?
Zehirlerde örneğin oldukça sık kullanılan bir semboldür. "Bizi öldürmeyen şey güçlendirir." sözü belki çok klişe olacak ama konu zehir olunca tam yerine oturuyor bu söz. Az miktarda zehirler vücudun bağışıklığı ve direnci üzerine önemli katkılar sağlamaktadır (Ki aşıda da aynı mantık vardır). En büyük hastalıklar az miktarda zehirlerle başa çıkılabilmiştir. Günümüzde aynı şey kansere uygulanabilmektedir. Bundan dolayı zehirlerin üstündeki kuru kafa sadece "öldürür" anlamında değildir. "Elindeki madde güçlü bir maddedir, bilgece kullanın" diye yorumlamak daha doğrudur. Zira simya ya da kimya bilgi isteyen bir uğraştır.
Tehlike sembolü olarak kullanılmasının bir diğer nedeni, vücut kemikleri içerisinde insan iskeletini en ayırt edici kemik olduğu için, içinde ya da önünde kafatası bulunan mağralar, kuyular bölgenin kendileri için tehlikeli olduğunu çıkarırlardı.
Yine ilkel kabilelerde kabile sınırlarını işaretlemek ve diğer kabileleri uzak tutmak için, öldürülen düşmanların başları kazıklara geçirilip bölge sınırlarına dikilirdi.
Afrika kültüründeyse savaşçılar öldürdükleri insanların kafatasını üstünde taşıyarak ne kadar tehlikeli olduklarını gösterirlerdi.
Bütün bunlar evrim süreci içerisinde kurukafayı tehlikenin ve ölümün simgesi haline getirmiştir.
Asi gençlerimizin de iç güdüsel olarak kurukafa taşıması, inceden bir "Benimle uğraşma" göndermesi içermektedir :)
Ezoterizmde kurukafa simgesi ölümün yanı sıra inisiyelere ölümden korkmamayı ve bu suretle hayatı açık fikirlilikle anlamaya yönlendirir.
Simya çalışmalarında kuru kafa kullanımı yaygındır.
Büyüsel uygulamalarda diğer kemiklerden farklı olarak kurukafalar özellikle spirit house denilen ve belirli ruhlarla konuşmayı sağlayan araç yapımında kullanılır. Çağırmak istenilen ruhun bedenine ait kafatası en iyi sonucu vermektedir.
Günümüzde kim bu anlamda kullanıyor? Kadim öğretilere ilgi duyan biri belki, bilemem. Ama 10-20 yılda bir kuru kafa modasının çıkması perdeden çantaya gömleğe kadar her yerde olması insanlıkla kuru kafa sembolünün bir türlü ayrılamamasındandır. Anlamını bilelim ya da bilmeyelim, bazı şeyler hoşumuza gider.
Kafatası vücudumuzun en kritik noktasıdır. Beynimize alacağımız bir darbe bizi duyularımızdan, hareketlerimizden mahrum edebilir veya hayatımıza mal olabilir. Vücudumuzun hemen hemen bütün işlevlerini gerçekleştirdiği kafatası, çok eski toplumlarda bilgelik sembolüydü. Eski bilginlerin çalışmalarda konsantrasyon ve bilgi için masalarında ya da çalışma alanlarında kuru kafa bulundurdukları bilinmektedir. Yanlış anlaşılmaması gereken bir nokta var ki eski toplumların hiçbiri kafatası almak için bir canlıyı öldürmezler. Tarihimiz bizim kadar gaddar ve bencil bir nesille karşılaşmadı ki bizden daha ölümcül olsunlar.
İnsan kafatasının yanı sıra; büyüde karga ve maymun kafatasının ayrı bir önemi vardır. İki hayvanında oldukça zeki ve kurnaz olmaları tesadüf değildir.
Mayalarda da kristal kafatası vardır. İnanca göre tüm kadim bilgiler on iki kristal kafatasında saklanmaktadır. Hangi insan bu bilgiye erişecek kadar erdemli olursa bu kafatası onlara geçmişin ve geleceğin bütün sırlarını sunacaktır. Tamamen kristalden oluşan kafataslarının dört tanesinin yeri bilinmektedir. Günümüz bilgisayar teknolojisinde veri depolamada devasa hacimlere ulaşan kristal bilgi muhafazaları, bizi mayaların mitinin gerçekliği konusunda uyarıyor. Bu çalışmalar sonucunda bir küp şeker hacmi içine terabit ölçeğinde bilgi depolanması amaçlanıyor. Mayaların bu teknolojiyi (ya da daha iyisini) kullandıklarını düşünürsek kristal kafatası gerçekten inanılmaz miktarda belgeler, fotoğraflar, hatta filmler olabilir.
Vücudumuzda en hayati önem taşıyan bölge olmasının dışında başka bir anlamı var mıdır ölüm sembolü olarak kullanılmasında?
Zehirlerde örneğin oldukça sık kullanılan bir semboldür. "Bizi öldürmeyen şey güçlendirir." sözü belki çok klişe olacak ama konu zehir olunca tam yerine oturuyor bu söz. Az miktarda zehirler vücudun bağışıklığı ve direnci üzerine önemli katkılar sağlamaktadır (Ki aşıda da aynı mantık vardır). En büyük hastalıklar az miktarda zehirlerle başa çıkılabilmiştir. Günümüzde aynı şey kansere uygulanabilmektedir. Bundan dolayı zehirlerin üstündeki kuru kafa sadece "öldürür" anlamında değildir. "Elindeki madde güçlü bir maddedir, bilgece kullanın" diye yorumlamak daha doğrudur. Zira simya ya da kimya bilgi isteyen bir uğraştır.
Tehlike sembolü olarak kullanılmasının bir diğer nedeni, vücut kemikleri içerisinde insan iskeletini en ayırt edici kemik olduğu için, içinde ya da önünde kafatası bulunan mağralar, kuyular bölgenin kendileri için tehlikeli olduğunu çıkarırlardı.
Yine ilkel kabilelerde kabile sınırlarını işaretlemek ve diğer kabileleri uzak tutmak için, öldürülen düşmanların başları kazıklara geçirilip bölge sınırlarına dikilirdi.
Afrika kültüründeyse savaşçılar öldürdükleri insanların kafatasını üstünde taşıyarak ne kadar tehlikeli olduklarını gösterirlerdi.
Bütün bunlar evrim süreci içerisinde kurukafayı tehlikenin ve ölümün simgesi haline getirmiştir.
Asi gençlerimizin de iç güdüsel olarak kurukafa taşıması, inceden bir "Benimle uğraşma" göndermesi içermektedir :)
Ezoterizmde kurukafa simgesi ölümün yanı sıra inisiyelere ölümden korkmamayı ve bu suretle hayatı açık fikirlilikle anlamaya yönlendirir.
Simya çalışmalarında kuru kafa kullanımı yaygındır.
Büyüsel uygulamalarda diğer kemiklerden farklı olarak kurukafalar özellikle spirit house denilen ve belirli ruhlarla konuşmayı sağlayan araç yapımında kullanılır. Çağırmak istenilen ruhun bedenine ait kafatası en iyi sonucu vermektedir.
Günümüzde kim bu anlamda kullanıyor? Kadim öğretilere ilgi duyan biri belki, bilemem. Ama 10-20 yılda bir kuru kafa modasının çıkması perdeden çantaya gömleğe kadar her yerde olması insanlıkla kuru kafa sembolünün bir türlü ayrılamamasındandır. Anlamını bilelim ya da bilmeyelim, bazı şeyler hoşumuza gider.
16 Eylül 2014 Salı
Akaşa
Dünyanın doğal ekosistemi dışında bir de enerji ekosistemi vardır. Uzak doğu felsefelerinde buna "chi" derler, eski yunanlılar "nous", Müslümanlar "ruh" ve yine Hıristiyanlar "ruh" diye adlandırırlar.
Bir anne karnındaki cenini sevse de sevmese de, bir toprak tohumu sevse de sevmese de her zaman sahip olduğu kendi ruhtan bir miktar vermek zorundadır.
Müslümanlıkta, tanrı insanı yaratırken ruhundan (iradesinden) üflediğine inanılır. İnsanın güçlü iradesi içinde en önemli yeri tutan ruhtur. Tanrı Thoht'un unutulan kitabında taşların bile nasıl canlandırılacağı anlatılır.
Ruh, yaşayanların yüksek saflık sınıfındaki ruhani varlıklarla hatta en yüksek varlık sayılan tanrı ile ortak yöndür. İnsan ruhu diğer canlılardan farklı olarak bedenle birlikte büyüyüp tekrar bedenle birlikte küçülebilir. İstisna durumlarda vücuda hapis konumundaki ruh, yeterli eğitim ve gücü biriktirdikten sonra bedenden bağımsız olarak uzayda ve zamanda ve hatta akaşik kayıtlarda istediğince gezebilir. Bu olgunluğa erişmek için ruhun normal olgunluk süresinin dışında izlenecek eski yol (old ways) metotlarıyla ulaşması mümkündür. Normal bir insan hayatı göz önünde bulundurulduğunda çok kısa denebilecek bir sürede basit metotlarla çalışarak, sadece konsantre olarak (yoğunlaşarak) ruh enerjisini çalmayı ve yoğunlaştırarak nesnelerde biriktirmeyi (sihirli eşyalar, büyücü yüzükleri, asalar), ruh enerjisini aktararak yaşam vermeyi, kendi iç dinamikleriyle maddesel âleme bağlı olmaksızın ruh enerjisini yükseltmeyi, ruh enerjisini kullanarak insanların düşüncelerini ve hareketlerini değiştirmeyi ve hatta ruh enerjisini doğru kanalize ederek kendi fiziksel özelliklerini rahatlıkla değiştirebilir.
İnsanlar doğuştan sahip oldukları basit ruhlarını ve bedenlerini terbiye ederek, karakterlerini yeniden düzenleyerek, özündeki -ilk formuna geldiği saf kaynaktaki- kirletilmemiş iradeye tekrar dönüştürerek elde ettikleri bu güçle diğer cansız materyallere ve insanlara yeniden saf olan ruhu aktarabilirler. Sihrin temel doğası, bütün ritüel ve diğer uyaranlar, insanın içinde saklı bulunan ruhu uyandırmak ve amaçlanan olgunun gerçekleşmesi için yönlendirmekten ibarettir.
Sihirbazlar arasında circle denilen birlikteliklerin sebebi, gruptakilerin toplu halde kabul ettikleri eylem karşısında yaşam enerjilerini yönetici vasıtasıyla belirli bir olgu için kullanabilmelerine olanak sağlar. Hıristiyanlardaki kutsama, şamanlardaki el verme yöntemi de çok benzer durumlardır. Elbette bunu yapabilmeleri için circle üyelerinin birbirleri tarafından kabullenilmiş, birbirlerine karşı dürüst ve uyumlu olmaları morfik bağlantıları güçlendirir. Bu bağlantı sayesinde grup üyeleri mekândan bağımsız olarak süplit boyutta birbirlerine bağlıdırlar.
Sihirbazlar arasında solitare ya da old ways'ciler denilen kişiler belirli disiplinleri, belirli yolları kullanarak circle'a ihtiyaç duymaksızın gerekli olan ruhsal gücü kendileri oluşturarak ya da doğru pentacle dizilimlerini belirli mekân, zaman ve astronomik haritada gerçekleştirerek süplit boyuttan saf ruh enerjisini bedenleri vasıtasıyla istedikleri olgunun gerçekleşmesi için kanalize edebilirler. Bunu yapabilmek için gündelik insanların ve sihirbaz sıfatının arkasına saklanan amatörlerin çok üzerinde bir bilgi, bedensel güç ve ruhsal seviyede çok ileri bir olgunluğa sahip olmaları gerekir. Old ways'cilerin kullandığı yöntemlerin büyük bölümü tanrıların yok edilmiş kitaplarından, üst düzey ruhsal rehberlerden, bazılarınınki akaşik kayıtlardan ve belirli sayıda bizzat doğanın kendisinden edinilerek öğrenilir. Old ways'cilere yol olarak benzetilebilecek en yakın yöntem dervişlik olarak tanımlanabilir. Çünkü dervişlikte, Tekke'de hizmet eden derviş belirli çile, sabır ve nefs mücadelesinden sonra bağlı bulunduğu ocaktaki dervişi bırakarak direkt gökyüzünden yani süplit âlemdeki saf ruh enerjisinden beslenir, yaşadığı rind hayatı sebebiyle dünyanın çamurundan arınan bedeni saf ruh enerjisiyle yeniden biçim bulurken artık rehberi ileri düzey ruhsal varlıklar ve hatta bizzat kendisinin ulaştığı akaşik kayıtlardır.
Sihirbazlar arasında pek popüler olmasa da ruh enerjisini arttırmanın bir diğer yolu da diğer insanların ruh enerjisini istemleri dışında aktarma yöntemidir. Bu yöntemi kullanan sihirbazların çekinmesi gereken iki sebep vardır. Bunların ilki, enerjiyi çektikleri kişinin kara enerji dediğimiz negatif enerji yüklü olması ve bu negatif enerjiyi çeken sihirbaz üzerinde yaratacağı ruhsal ve fiziksel dengesizliğin tolere edilememesidir. İkinci önemli husus, enerji çekme eyleminde bulunan sihirbazın aurasında ve kişisel korunma alanındaki dengesizlikler yüzünden alt seviyedeki bedensiz varlıkların tacizine uğramasıdır. Enerji vampirliğinin iyi sayılabilecek tek yanı bu eylemin sihirbaz öldükten sonra da devam edebilmesidir. Örnek olarak Afrika'da insanların kanı ve enerjisiyle beslenen Asasabonsam ölmüş büyücülerin dünya'da kalan ruhlarıdır.
Alt düzeyli bedensiz varlıkların ağır depresif kişilere, kara enerjiyle uğraşan sihirbazlara musallat olmasının sebebi bu kişilerin kendi auralarının ve kendi korunma alanlarının negatife dönüşmesinin sonucudur. Yine bu kişilerin kurtuluşları ister nefesi güçlü bir hocaya okutarak ister başka bir sihirbazdan yardım alarak ve hatta şamanların iyileştirme ritüeliyle olmuş olsun tek sebep aktarılan saf ruh enerjisinin negatifi pozitife çevirmesidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)